25 Mayıs 2008 Pazar

ALGI


Gözümü açıyorum. Uzun bir uykunun sonrasında artık zaman geldi diyor beynim, vücudum. Çevreme bakıyorum birileri var mı diye. Birileri var, uykudalar. Ne zaman uyuduklarını, ne zamandan beri burada olduklarını bilmiyorum, umursamıyorum da. Onlar yok! Kalkıyorum yataktan. Saat? Saat kaç acaba? Güneş doğmamış olsa gerek. Etrafta geceden kalma sinsi bir soğuk var. Dışarı çıkıyorum. Üzerimde ne zaman giydiğimi hatırlamadığım bir pantolan ve bir gömlek var. İkiside kahverengi. Kahverengiyi hiç sevmediğimi hissediyorum o an.
Algım zayıf. Bir hengame, bir koşuşturma başlıyor birden bire. Sabahın sakinliğini yırtarcasına aceleleri var insanların. Ellerinde evraklar, ellerinde telefonlar; zaman onlara hiç yetmeyecekmişcesine gözlerinde kaygı. Selamlar, günaydınlar, el sıkışmaları... Algım zayıf. Bütün bu olanlar da neyin nesi? Uyandım ve dışarı çıktım. Şimdi beynim sorularla dolu, cevapsız sorularla...