SANATÇILAR SAHNEYE ZIRH VE KALKANLA ÇIKSIN!
Bilindiği gibi Mersin’li müzisyen Sarp Öztürk, ıvır-zıvır bir istek meselesinden
öldürüldü. İnsan, önce idrak etmekte zorlanıyor, böyle bir birikim, böyle ucuzca kayıp
gidebilir mi?
İnsan hakikaten çok sinirleniyor, bazen kime kızacağını da şaşırıyor. Ateşin düştüğü
yeri anlamaksa zor…
Bar, kafe vb. yerlerde müzik icra edenler iyi bilirler ki, bu aslında münferit bir olay
değil. Daha önce de buna benzer olaylar oldu. Böyle giderse de devam edecek.
Ufak tefek bir tartışma sonucu müzisyenin ‘topuğuna sıkılanlar’ mı ararsın, Kürtçe
şarkılar çaldığı için dövülen ya da uyarılanları mı ararsın, silah çekilip tehdit edilen
mi, taciz edilen mi? Hepsi var. Geri zekâlı bir takım, “Kürtçe şarkı söylemediği için
öldürüldü” şiarıyla yaraları kaşımaya niyetleniyor. Oysa mesele Kürtçe şarkı meselesi
değil. Türkçe şarkı-türküleri söylemediği için de tehdit edilenler oluyor. Olayı etnik bir
zemine çekmeye çalışanlar, kendi çürük ideolojilerinin meşrulaşması gayretindeler.
Kalsın… Mesele mafyalaşma, kabadayılaşma, magandalaşma… Öte taraftan da
bar ve kafe benzeri eğlence yerlerinde çalışanların olumsuz çalışma durumları ve
işletmecilerin çalışanlara gerekli değeri vermemesi; “Önüm, arkam, sağım, solum
para” mantığıyla hareket etmesi. Çalışanlarını olumsuzluklara karşı savunmak yerine,
zengin magandanın gönlünü hoş tutmak için ‘el pençe divan’ olanlar da bu olayın
suçlusu, hiç değilse izleyicisidir.
Bilindiği gibi Mersin’li müzisyen Sarp Öztürk, ıvır-zıvır bir istek meselesinden
öldürüldü. İnsan, önce idrak etmekte zorlanıyor, böyle bir birikim, böyle ucuzca kayıp
gidebilir mi?
İnsan hakikaten çok sinirleniyor, bazen kime kızacağını da şaşırıyor. Ateşin düştüğü
yeri anlamaksa zor…
Bar, kafe vb. yerlerde müzik icra edenler iyi bilirler ki, bu aslında münferit bir olay
değil. Daha önce de buna benzer olaylar oldu. Böyle giderse de devam edecek.
Ufak tefek bir tartışma sonucu müzisyenin ‘topuğuna sıkılanlar’ mı ararsın, Kürtçe
şarkılar çaldığı için dövülen ya da uyarılanları mı ararsın, silah çekilip tehdit edilen
mi, taciz edilen mi? Hepsi var. Geri zekâlı bir takım, “Kürtçe şarkı söylemediği için
öldürüldü” şiarıyla yaraları kaşımaya niyetleniyor. Oysa mesele Kürtçe şarkı meselesi
değil. Türkçe şarkı-türküleri söylemediği için de tehdit edilenler oluyor. Olayı etnik bir
zemine çekmeye çalışanlar, kendi çürük ideolojilerinin meşrulaşması gayretindeler.
Kalsın… Mesele mafyalaşma, kabadayılaşma, magandalaşma… Öte taraftan da
bar ve kafe benzeri eğlence yerlerinde çalışanların olumsuz çalışma durumları ve
işletmecilerin çalışanlara gerekli değeri vermemesi; “Önüm, arkam, sağım, solum
para” mantığıyla hareket etmesi. Çalışanlarını olumsuzluklara karşı savunmak yerine,
zengin magandanın gönlünü hoş tutmak için ‘el pençe divan’ olanlar da bu olayın
suçlusu, hiç değilse izleyicisidir.
Fakat bu olay, işletmecilerin de kâbusudur. Eğlenmek için gidilen mekânda silahlı-
külahlı birilerinin olması, insanların eğlence yerlerine karşı güvensizliğini yaratacaktır.
Nereye elini atsan mafyasıyla karşılaşıyorsun. Her işletmenin bir ‘koruyucu’ mafyası
var. Koruma haracını da günü gününe alıyor! İlköğretimdeki çocuklar bile mafyacılık
oynuyor. Temas ettikleri her alanı kendi lehlerine düzensizleştirebiliyorlar. Devlet
bunlarla karşı karşıya gelmiyor, ayna kullanmıyor.
Bir taraftan da meclis, çıkarmaya çalıştığı yasayla (Teksas Yasası), silah taşıyabilme
yaşını 18’e çekiyor, silahla gezmeyi kolaylaştırıyor! O zaman sanatçılar da hemen
birer çelik zırh ve kalkan alsın! Yasayı çıkaranları da listeye ekleyelim, suçluların
sayısı artıyor.
OLEY-İS kimin sendikası?
Otel Lokanta ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası (OLEYİS), bu iş kolunda
çalışanların örgütü. Konuyla ilgilenirler ve hatta bu olay doğrudan onları
ilgilendirir diye düşünüp, OLEYİS Doğu Akdeniz Bölge Temsilcisi Ali İhsan Artut’u
aradım. “Tamam da canım kardeşim” kıvamında başlayan itiraz cümleleriyle
bezenmiş bu konuşmanın özeti şu diyalog:
-
Bir bar müzisyeni arkadaşımız, istek şarkı çalmadığı için öldürüldü, Sarp
Öztürk. Biz de buna karşı ‘ses’ çıkarmak istiyoruz. Siz sendika olarak nasıl
katkı sunabilirsiniz?
-
Arkadaş sendikalı mıydı?
-
Hayır. Zaten Mersin’deki hemen hiçbir müzisyen sendikalı değil!
-
O zaman sendika olarak bir şeyler yapamayız.
Düşünsenize, sendikanın, işçileri örgütleme niyeti yok! Sonradan öğrendim ki,
OLEYİS, DİSK’ten HAK-İŞ’e geçmiş. Neyse… Hal böyle işte! Arkadaşı da suçlu
listesine ekleyelim.
Bundan sonra öncelikle sanatçıların, bar, kafe gibi yerlerde çalışanların ve insanlık
damarı körelmemiş herkesin bu konuda ‘ses’ çıkarması gerekiyor. Açıklamalar
yapılabilir, internet yoluyla etkin bir ‘bilgilendirme’ yapılabilir, eğlence yerlerinde
çalışanlar, işletmeciler çalışmayarak dikkat çekebilir. Sarp Öztürk ile ilgili bir belgesel
hazırlanabilir, bir anma gecesi tertip edilebilir, bir beste yapılabilir ve aynı anda
Mersin’deki, hatta Türkiye’deki eğlence yerlerinde konuya dikkat çekilerek bu şarkı
söylenebilir. Eğer ‘ses’ çıkarmıyorsak ‘suçlu’ kategorisine adımızı ekleyip 13 kişiye
göndermekle yetinelim!
Serdar Y. Türkmen
serdaryturkmen@gmail.com