18 Ekim 2008 Cumartesi

İmge ve Dil Arasındaki Engel


Zihin imgelerle düşünür ama bir başkasıyla iletişim kurmak için imgeleri düşüncelere, sonrada düşünceleri kelimelere dönüştürmek zorundadır. İmgeden düşünceye, düşünceden dile doğru bu ilerleyiş ihanetlerle doludur. Kayıplar olur: imgenin zengin, yumuşak dokusu, olağansütü esnekliği ve yoğrulabilirliği, özel nostaljik duygusal renkleri-tümü-, imgenin dile tıkıştırılmasıyla kaybolup gider.
Büyük sanatçılar imgeyi doğrudan imayla,mecazla,okurda benzer bir imge uyandırmaya yönelik dil ustalıklarıyla aktarmaya çalışırlar. Ama sonunda onlar da yaptıkları iş için kullandıkları araçların yetersizliğini fark ederler.
Flaubert'in Madame Bovary'deki yakınmasını dinleyelim.
"Gerçek şu ki ruhun doluluğu bazen dilin mutlak yavanlığı halinde taşabilir, çünkü hiçbirimiz ihtiyaçlarımızın ya da düşüncelerimizin ya da kederlerimizin tam ölçüsünü hiç bir zaman ifade edemeyiz ve insan konuşması; biz yıldızları eritecek bir müzik yapmayı özlerken, ayıların dans etmesi için üzerinde kaba vuruşlarla tempo tuttuğumuz bir dümbeleğe benzer.



Irvin Yalom
Aşkın Celladı Kitabından
Sayfa :206

Hiç yorum yok: