27 Nisan 2009 Pazartesi

...

Çoğumuz biliriz. Mutlu Olma Sanatı, Mutluluğun Yolları, Mutluluğu Keşfet, hisset, Mutluluk İçimizde gibi kitaplardan tutun da forward e-mailler, arkadaş sohbetlerindeki iyi niyetli geyikler, filmler, magazin programları, mutlu insanların mutlu öyküleri...

Herkesin dilinde bir mutluluktur gidiyor. Herkes herkesin mutlu olmasını, iyi şartlarda yaşamasını istiyor. Kimse savaş olsun, insanlar ölsün istemiyor. Tüm dünya insanları mutluluk arıyor ve tüm dünyanın mutlu olmasını istiyor.

Ama sanki bir yerlerde bir tezat var gibi değil mi?

Bir yandan da şöyle düşünüyor galiba insanlar; arzu ettiklerime kavuşayım, istediğim bazı şeyler var, çok değil -ki biz toplum olarak aza tamah etmeyi erdem sayarız- gibi gibi gibi...

Hatta bununla da ilgili tüm insanlığı yönlendiren o kadar çok etken var ki; Sır, Düşünce Gücü ve benzeri... Bir de genlerimize işlemiş olan "iste olur" mantığı.
***
Aslında -flash,flaş,flash-
Tüm dünya mutsuz, ve herkes kendini düşünüyor. Ya da tamam bu kadar katı bakmayalım, o zaman çoğunluk mutsuz ve çoğunluk kendini düşünüyor. Ama sadece kendini düşünmek zorunda kalan çoğunluğun istedikleri -tamah ettikleri- hiç bir şey gerçekleşmiyor hayatlarında. Bunun yanı sıra, istediklerini gerçekleştiren bir azınlık da azımsanacak kadar da değil hani! Onlar bu dünyada süregelen tarih ve bu tarihin getirdiği sistem içinde istediklerini gerçekleştirebilecek duruma gelmişler.

Aaaa, onlar ve diğerleri.. Aaaa, bu grup şu grup... Aaaa, bu sınıf şu sınıf...Aaa alt, üst..Kimliksizler, mülksüzler ve diğerleri, ötekiler... Bölünerek çoğalır aslında insanoğlu, mayoz-mitoz değil; emperyoz-kapitoz şeklinde...

Bir şey diycem. Büyük harflerle, altı çizili, tırnak içinde söyliycem hem de, çünkü önemli.
kölelik devam ediyor.. ayyy bağıramadım ve önemini tam vurgulayamadım sanırım. tekrar deniyorum bağırmayı.. kölelik devam ediyor.. Bağıramıyorum, düşünüyorum, yazıyorum hatta söylüyorum ama bağıramıyorum. kölelik devam ediyor. Herkes mutsuz, herkes dertli, kimse geleceğinden umutlu değil. kölelik devam ediyor.

Hiç birşey olduğu yok. Değişen hiç bir şey yok. Söylüyorum işte. Tamam bağıramıyorum ama anlatıyorum derdimi(zi).

Kimse canının istediğini yapamıyor, kimse gitmek istediği yere gidemiyor. Ülkemde doğup başka coğrafyaları görme hayaliyle tutuşan çoğu insan doğduğu mahallede yaşlandı ve öldü. Gidemedi hiç bir yere. kölelik devam ediyor. Herhangi bir şeye yetenekli çoğu insan, bu topraklarda doğdu- ne güzel- ve kimi yeteneğini keşfedemedi, kimi keşfetti ama ne işe yarardı ki, kimi bir işe yarayacağını zannetti, öldüler. herkes mutsuz, kimse kendi hayatından memnun değil. Herkes dertli, herkesin sorunları var. Güzeli arayanlar oldu, mutluluğu kitaplarda değil, en yakınında arayanlar oldu. Bulamadılar, herkes dertli, kimse mutlu değil, kölelik devam ediyor.

Bir şiir.
Selam gelecek günler (eskiden güzel günler derdi insanlar şimdi şüpheli tabii)
selam yarın (umutlu yarınlar vardı, şimdi sokakta geçirilen her gün ertesi güne bir umutsuzluk taşıyor)
*
yaşıyorsam eğer, bu kadar hevesliysem;
sen hiç heveslenme sistem, senin sayende değil.
seviyorsam eğer hâlâ ve umutlarım varsa,
sevinmeli insanlar, sevinmeli gelecek, sevinmeli daha açmamış çiçek ve doğmamış bebek...
Gözlerimde hâlâ bir inanç duruyorsa,
ve soluğumda aşk,
tenim hâlâ direniyorsa soğuğa-sıcağa,
ve ayaklarım yollara,
yalnızlık eskiden kalma kadim ve vefalı bir dost gibiyse beyaz beyaz,
sabahları uyanıyorsam,
yaşamaya inat ediyorsam hergün daha çok;
SADECE MUTLU BİR HUZUR İÇİNDİR HEPBİRLİKTE...

teşekkürler.
ö.e Nisan 2009

Hiç yorum yok: