23 Ocak 2009 Cuma

koyun oldum ağladım ardı sıra

yaşarken...
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi demiş şairin biri...
Sabah kalk diyor biri, pencereyi aç temiz havayı çek ciğerlerine diyor. Güne bir günaydın hayat, günaydın dünya diyerek başlamalı diyorlar. Gülümsemenizi esirgemeyin insanlardan diyorlar.
Bugün Pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.

Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben… Bahtiyarım…

demiş Nâzım Hikmet...
yaşamak; seçimler ve tercihler bütünü. Yaşarken hissedilenler ve düşünülenler bütünü.
Yaşam bir bütün, ânlardan oluşan bir bütün.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
What is the Matrix!!

Komik bir cümle gibi duruyor ilk başta. Ama kendisine sunulan hayatı yaşamak zorunda kalanlar için hayat hiç de komik değildir sanırım. Bir kopuş, bir sıyrılma ve bir başkalaşma umuduyla yaşıyor insan, Godot'u bekliyor açıkcası. Oyunun sonunda Godot'u bekleyenler göreceklerdir Godot'un gelmediğini.
Nedir peki çaresi? Beklentiler ve hâyâller içinde sıkışmış bir yaşamda insan ne yapmalı değil mi, en büyük sorumuz ve cevabını verebilirsek en büyük cevabımız bu olacak!
Bilinçaltımıza kazınan ve bizi olduğumuz yerde kımıldamadan durduran bilinçdışı bir durağanlık sinmiş yaşamımıza. Delilikten korkup aptallığı seçenler dünyasında birbiri için
normal olanlar için mi dönüyor bu dünya? Öyle mi sanılıyor?
Normalin tanımının yapılmadığı, normaldışı olana gıpta edildiği ve aynı zamanda normaldışının normaller tarafından kınanıldığı -herşeyin birbirine karıştığı- koyun çağındayız artık.

Koyun Çağı

Şirketlerin dolayısıyla paranın hüküm sürdüğü ve yaşam amacının "daha çok şey satın almak" olduğu bir çağ bu. İhtiyaçların arttığı, kimsenin kimseye yetmediği bir çağ.
Bir yerlerde o eskiden kalma "ince duyarlılıklar"ın olduğunu genlerinden gelen bir his ile hissetseler de insanlar, bu dünyanın
artık bu şekilde dönmediği kanısıyla yine durdukları yerde oldukları gibi nefes almaya devam ediyorlar. Kendilerinden önceki enkazvari bir geçmişin altından çıkamadıkları gibi, hayatlarını bu yıkımın altında sürdürüyorlar.

Hiç yorum yok: