18 Şubat 2009 Çarşamba

Desperate...

Yanmışım. Küllerim üstümde, ağır.
Islak bir yorgan gibi zaman üstümde, üşümekteyim.

***
Yılların olgunluğu ve beklemenin erdemi ile tebessüm ediyorum sabaha ve güne. "Gün gelir" diyor içimdeki umut, "avludaki güvercinler gibi uçuşur üstümdeki küller". Dirilir toprağım ve yeşillenir yollarım.
***
Acı, kaygı, umutsuzluk... Varlıklarını ispatlarcasına gözlerimden belli. Yaşamımı anlamlı kılan ne varsa uzak, anlamım yitik.
***
Delik deşik pantolonlu, elleri kir pas içinde, tırnakları uzun ve içleri siyah, ceplerinde çöpler, yırtık ayakkabıları...
Elleri işçimen, başı ve burnu gibi boynu da dik sırtı da, gözleri siyah, gözleri ateş...
***
Sonsuz kapasiteli gibi beynim. Ve atom bombası denemelerinin yapıldığı büyük okyanuslar gibi. Bombalar patlar ve herşey yine eskisi gibi kalır, olduğu gibidir sanki.
***
"Dağılmış pazar yerleri" benzetmesi vardır E.Cansever'in bir şiirinde...
Bir şair olur bazen, bir müzik adamı, kim olduğu önemli değil de hani; farklı zamanlarda farklı mekanlarda ve apayrı hayatlarda yine böyle bir durumda sanki O da benim hissettiğimi hissetmiş. Herkes bağlı birbirine, ölen de doğmayan da...
***
Desperate...Ahh geleceğin yorucu günleri.
Erdem değil artık mutluluk bilesin,
Amaç ya da sonuç değil.
Bir ispat çabası,
Varolmanın ötesi, yaşam mücadelesi.
Hayat Usta: Etim senin kemiğim benim.
ö.e Şubat 2009

Hiç yorum yok: